Kısırlık Tedavisi Fethiye, Muğla, Marmaris

Kısırlık tedavisi Fethiye, kısırlığın nedenlerini araştırmak ve gebeliğin meydana gelme olasılığını arttırmak için başvurulan, farklı yöntemlerle yapılabilen tedavidir. Yazımızın devamında ‘’Kısırlık nedenleri nelerdir?’’, ‘’Kısırlık tedavisi nasıl yapılır?’’ ve ‘’Kısırlık testleri nelerdir?’’ gibi merak edilen sorulara yanıt vereceğiz. Fethiye kısırlık tedavisi hakkında detaylı bilgi almak için yazımızın devamını inceleyebilirsiniz.

Kısırlık Nedir?

Infertilite, yani istenildiği halde çocuk sahibi olamama pek çok toplumda önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.Tanım olarak, 35 yaş altı kadınlar için en az 1 yıl herhangi bir korunma yöntemi uygulanmaksızın haftada 2-3 kere girilen cinsel ilişkiye rağmen gebelik elde edilmemesi infertilite yani kısırlık olarak adlandırılmaktadır. Bu süre 35 yaş üzeri için 6 aydır.

  • 40 yaş üzerinde
  • Adet düzensizliği olan;
  • Geçirilmiş yumurtalık-tüp-rahim ameliyatı olan hastalarda veya
  • Endometriosis, Kemoterapi, pelvik enfeksiyonlar,
  • Erkeklerde geçirilmiş testis operasyonu veya bilinen erkek faktörü olması durumunda 1 yıl beklenmeden en kısa zamanda araştırılmaya başlanmalıdır.

İnfertilite görülme sıklığı toplumlar arasında büyük farklılıklar göstermez. Tüm dünyada çiftlerin yaklaşık yüzde 15’ii infertilite nedeni yardımla üreme tekniklerine başvurmak zorunda kalmaktadır. Bu çiftlerin büyük bir kısmında gebe kalamamanın nedenini açıklayacak sebepler bulunabilirken:

  • Erkek faktör %26.
  • Yumurtlama problemleri %21.
  • Tüp hasarı-yapışıklıkları %14.
  • Endometriozis %6.
  • Rahim ağzı problemleri %3.
  • İlişkiye girme problemleri %6 (bazen birden fazla sebep bir arada olabileceğinden dolayı toplamı %100’ü geçmektedir) yaklaşık yüzde 28’ inde herhangi bir patoloji tespit edilemez. Bu çiftler açıklanamayan infertilite olarak adlandırılırlar.
  • Açıklanamayan sebepler %28.

Kısırlık nedenleri bu şekilde özetlenebilir.

Kısırlık Tedavisi Ne Kadar Sürer?

Kısırlık tedavisi, uygulamadan uygulamaya birkaç gün değişebilmekle birlikte 15 ila 16 gün kadar sürmektedir. Doktorunuz tedavinin süresi ve genel süreç hakkında sizi detaylı olarak bilgilendirecektir.

Kısırlık Tedavisi Nasıl Yapılır?

Kısırlık tedavisi kapsamında başta aşılama tedavisi, mikroçipli aşılama tedavisi ve tüp bebek tedavisi olmak üzere pek çok uygulamaya başvurulabilir. Bu uygulamalar gebelik şansını önemli ölçüde arttırırlar. Bunlara ek olarak kısırlık nedenlerini araştırırken HSG uygulamasına ve benzer tanılama uygulamalarına da başvurulabilir. Kısırlık tedavileri hakkında detaylı bilgi almak için sitemizde yer alan diğer içerikleri inceleyebilirsiniz.

Kısırlık Tedavisi Hakkında Genel Bilgiler

İnfertilitenin nedenlerini anlayabilmek ve tedavisini planlayabilmek için önce kadında ve erkekte üreme döngüsünün nasıl işlediğini ve gebeliğin oluş mekanizmasını anlamak gerekir. “Ne zaman çocuk sahibi olmayı planlıyorsunuz?” sorusu pek çok yeni evli çiftin en çok karşılaştığı sorudur. Aslında bu soru yeni evlenen çiftlerin kendi kendilerine de ilk sordukları soruların başında gelir. Özellikle kadının çalışmadığı, geleneksel aile yapısındaki çiftlerde balayında gebe kalma hayali kuran çok genç çift vardır. Çocuğun ailenin geçimi ve işleri için önemli olduğu, kırsal alanda ise sadece çocuk sahibi olmak için evlenen kadın ve erkekler azımsanamayacak kadar çoktur. Bizim toplumumuz gibi çocuk sahibi olmanın ayrıcalık ve prestij olarak görüldüğü toplumlarda ise infertilite neredeyse hayati öneme sahiptir. Bir başka grup ise, çalışma hayatının zorlukları içinde evlenmeye zaman bulamamış ancak yaşı ilerlediği için bir an önce evlenip çocuk sahibi olmayı düşünen bireylerden oluşur.

Tüm bu bireylerin ortak yanılgısı istedikleri anda, hatta belki balayında gebe kalabileceklerini düşünmeleridir. Pek çok sinema filminde ve romanda kahraman tek bir ilişki ile ya da bebek istediği zamanda gebe kalabilirken gerçek hayatta durum bu değildir. Hiçbir sağlık problemi olmayan tamamen normal bir çifti ele aldığımızda, kadının tek bir adet döneminde, her gün ilişkide bulunsalar bile, gebe kalma olasılığı sadece %25dir. Çiftin fertilite potansiyelini gösteren bu durum “fekundite” olarak adlandırılır. İnsan, organizma olarak üreme potansiyeli çok yüksek bir canlı değildir. Bunun pek çok nedeni vardır. Bazı yumurtalar döllenmez, bazıları da döllense bile embriyo döneminde gelişme gösteremez. Gebelik bir anlamda şans işidir. Bunu kabaca Rus ruletine benzetmek mümkündür. Hangi çiftin gebe kalabileceğini, ya da hangisinin gebe kalamayacağını önceden tahmin etmek imkansızdır! Tek bir ayda %25 olan gebelik elde etme şansı bir yılın sonunda %85’e çıkar. Yani bir yıl sonunda her 100 çiftten 85’inde gebelik elde edilecektir. Geri kalan 15 çift ise infertilite ile karşı karşıya demektir. Bazı yazarlara göre ise birinci yılın sonunda gebelik olmaz ise, özellikle yumurta rezervi çok iyi olan çok genç kadınlarda; çifte infertil demek için 2 yıl beklemek gerekmektedir. Gerçekten de ilk yılın sonunda %85 olan gebelik oranı ikinci yılın sonunda %89 civarında saptanır.

Tek bir adet siklusunda gebe kalma şansı pek çok faktörün etkisi altındadır. Bu faktörleri inceleyecek olursak;

Kadının yaşı: Biyolojik saat ilerledikçe kadının gebe kalma şansı giderek azalır. Bunun enönemli nedeni yaş ile birlikte yumurtalıklardaki yumurta sayısı ve kalitesinin azalmasıdır. 20 yaşında bir kadın ile 21 yaşındakinin gebe kalma olasılıkları arasındaki fark çok büyük değilken 30lu yaşlarda bu fark daha fazla anlam kazanır.

  • 32 yaşından itibaren yavaş yavaş azalmaya başlayan doğurganlık
  • 37 yaşından sonra hızla azalmaya başlar
  • 45 yaş üzeri ise gebe kalma oranları %1’in altına iner

Cinsel ilişki sıklığı: Cinsel ilişki sıklığı açısından normal ya da anormal diye bir sınıflama yapmak doğru değildir. Önemli olan ilişki sayısının az ya da çokluğu değil yeterliliğidir. Bunun için optimum sayı haftada 3 ilişkidir.

Zamanlama: Cinsel ilişki sıklığının yanı sıra ilişkinin zamanlaması da önemlidir. Yumurtlamanın olduğu günlerde girilecek olan ilişki, gebelik olasılığını arttıracaktır.

Süre:Çiftin ne kadar zamandır çocuk istediği önemli bir noktadır. Gebe kalmaya uğraşan çiftlerde aradan geçen süre uzadıkça, tıbbi yardım almadan başarılı bir gebelik elde etme olasılığı da o ölçüde azalmaktadır.

Patoloji: İnfertiliteye neden olabilecek bir patolojinin varlığı da gebelik şansını azaltır. Bunlara en güzel örnek geçirilmiş ameliyatlar ya da endometriozisdir.

Kısırlık Testleri Nelerdir?

Kısırlık tanısı şu gibi testler sayesinde konulur:

  • 3 gün ilişkisiz bakılan Spermiogram
  • Yumurtalık rezerv testleri adetin 2-3. Günü kanda FSH (follicle-stimulating hormone) ve E2 (estradiol), AMH (anti-Müllerian hormon) ve transvajinal ultrason ile yumurtalık antral folikül sayımı.
  • Adet öyküsü, Yumurtlama zamanında luteinize hormon pik düzeyi ölçümü, adetin 21. Günü-luteal fazda Progesteron ölçümü ile ovulatuar fonksiyona bakılması
  • Adet sonrası Tüplerin açıklığı, durumunun ve rahim duvarının değerlendirilmesi için HSG (Hysterosalpingografi) veya hysterosonografi testleri
  • TSH, Açlık Kan Şekeri, Prolaktin, Hemogram, Hepatit testleri, bazı seçili hastalarda Laparoskopi, Histeroskopi, Pelvik ultrason, Genetik testleri, Pıhtılaşma teştleri

Kısırlık teşhisi testleri bu şekilde sıralanabilir.

Kısırlık Gebelik Sürecini Etkiler Mi?

Gebe kalma pek çok faktörün etkisi altındadır. Örneğin sperm sayısı asgari olması gerekenin yarısı kadar olan bir erkek ve normal bir kadından oluşan çiftte gebelik şansı yarı yarıya azalır. Gebeliği etkileyen her faktör için durum böyle değildir. Örneğin kadında her iki tüpün de tıkalı olduğu durumlarda doğal yollardan gebelik şansı neredeyse yok gibidir. Benzer şekilde testislerinde sperm üretimi olmayan ya da spermleri testisten dış dünyaya taşıyan kanalların fonksiyon görmediği erkeklerin de doğal yollardan çocuk sahibi olmaları büyük sürpriz olur. Bu açıdan bakıldığında çocuk isteği ile hekime müracaat eden çiftlerde hem erkek hem de kadın detaylı olarak incelenmelidir. Çiftin her ikisinde de problem olduğunda gebelik şansı bunların toplamı ölçüsünde değil çarpımı ölçüsünde azalır. Eğer insan ömrü 300-400 yıla çıkarılabilse ve bu süre zarfında kadından yumurta, erkekten de sperm üretimi sağlanabilse, açıklanamayan infertilite vakalarının tamamına yakını gebe kalabilirdi. Bu durum infertilitede zamanın önemini açıkça ortaya koyan bir olgudur. Gebelik olasılığı arttırılmalıdır ve bu da ancak tıbbi tedavi ile mümkün olmaktadır.

Kısırlık İçin Ne Zaman Doktora Gidilmeli?

Eğer bir yıldan uzun bir süredir ovülasyona denk gelen günlerde 2-3 günde bir düzenli olarak cinsel ilişkide bulunuyorsanız ve herhangi bir korunma yöntemi uygulamadığınız halde gebe kalamadıysanız infertil sınıfına giriyorsunuz demektir. (Bu süre 35 yaş üzeri için 6 aydır.) Bu asla normal yollardan gebe kalamazsınız demek değildir ancak istatistiksel anlamdan bakıldığında şans azalmış olmaktadır. Artık tıbbi yardıma ihtiyacınız vardır. Bu yardım için belirli ve kesin bir zaman yoktur. Bebek sahibi olmamanız sizi endişelendirmeye başladığında bir jinekoloğa gitmelisiniz. Pek çok çift infertiliteyi çekinecek hatta utanacak bir durum olarak görür ve kendilerini yalnız hissederler. Oysa durum bu derece kötü değildir. Tüm dünyada pek çok çift aynı problemi yaşamaktadır ve bunları önemli bir kısmı çok basit tedavilerle gebe kalabilmektedir. Burada çiftleri kısıtlayan infertilitenin her zaman önemli bir problem olmasına rağmen acil olmamasında yatmaktadır. Genelde kişiler doktora gitmeyi herhangi bir bahanenin arkasına saklayarak ertelemekte ve sürekli gelecek ay demektedirler. Oysa hayatta zaman dışında her şeyin telafisi mümkündür.

Bazı durumlarda ise hekime müracaat etmeden önce 35 yaş altı kadınlar için 1 yıl, 35 yaş üzeri için 6 ay beklemek gereksizdir.

  • Kadın yaşının ileri olması: 40 yaş üzerinde
  • Çok sık ya da seyrek adet görmek gibi adet düzensizliği olan;
  • Geçirilmiş pelvik enfeksiyon öyküsü olan
  • Geçirilmiş yumurtalık-tüp-rahim ameliyatı olan hastalarda veya
  • Endometriosis, çukolata kisti varsa
  • 2’den fazla sayıda düşük öyküsü varsa
  • Geçirilmiş Kemoterapi veya Radyoterapi varsa
  • Erkeklerde geçirilmiş testis operasyonu veya Erkekte testislerin küçük olması veya Prostat enfeksiyonu öyküsü veya başka bilinen erkek faktörü olması durumunda 1 yıl beklenmeden en kısa zamanda araştırılmaya başlanmalıdır.

Hekime başvurmadan önce bazı basit önlemler ile üreme potansiyelinizi arttırabileceğinizi aklınızdan çıkartmayın. Bu önlemlerin en başında gelenlerden birisi vücut ağırlığı, diyet ve egzersiz arasındaki dengenin sağlanmasıdır. Uygun diyet ve egzersiz optimal üreme fonksiyonu için son derece önemlidir. Düşük kilolu ya da aşırı şişman kadınlar gebe kalmada güçlükler yaşayabilirler. Kadınlık hormonu olan östrojenin büyük kısmı yumurtalıklarda üretilir. Ancak yağ dokusu da küçümsenemeyecek bir östrojen kaynağıdır. Döllenme olayı hassas hormonal dengelerin rol aldığı karmaşık bir olaydır. Bu olayın başarı ile sonuçlanabilmesi için stabil bir hormonal durum gereklidir. Bu nedenle az ya da fazla kiloların infertiliteye neden olabilmesi şaşırtıcı bir durum değildir. Normalin %10-15 altında ya da üstünde olan vücut ağırlığı üreme sistemini kökten etkileyebilir. Bunun en güzel örneği beslenme bozukluğu olan aşırı zayıf kişilerde adet kanamalarının düzensiz oluşudur. Bu düzensiz kanamalar genelde anovülasyon yani yumurtlamanın olmaması ile bir arada seyreder. Maraton koşucuları, yüzücüler gibi ağır sporlar ile uğraşan kadınlarda adet düzensizlikleri ve dolayısı ile infertilite sorunu görülebilir.

Fertilite üzerinde etkili bir başka faktör de sigara ve alkoldür. Sigara erkeklerde sperm sayısını azaltırken kadınlarda da yumurta kalitesini bozar. Benzer şekilde alkolde sperm sayısı üzerinde olumsuz rol oynadığı tespit edilen bir maddedir.

Değişik hastalıklar için kullanılan ilaçlar da fertiliteyi etkiler. Özellikle ülser ve tansiyon ilaçlarının sperm sayıları üzerine etkili olduğu bilinmektedir. Kafein alımının azaltılması ise gebe kalma şansını arttırır.

Cinsel ilişki sıklığı üreme yeteneğini direk etkileyen en önemli faktörlerden birisidir. İlişki ne kadar sık olursa gebelik şansı o derece yüksek olur. Burada kastedilen her gün girilen ilişki değildir. Bu sperm sayı ve kalitesini azaltır. İdeal olan ovülasyona yakın günlerde gün aşırı ilişkiye girmektir. Günümüzde hem erkeğin hem de kadının çalışma hayatı içinde olması, mesleki stresler ve kaygılar nedeni ile cinsel güdülerde ve istekte azalma çoğu çiftin ortak yakınmasıdır. Bu nedenlerle ilişki daha ziyade hafta sonları olmaktadır. Doğal olarak bu çiftlerin gebelik elde etmesi gecikecek ve büyük olasılıkla çift infertilite nedeni ile hekime başvurmak zorunda kalacaktır.

İlişkinin sıklığı yanı sıra zamanlaması da son derece önemlidir. İnsan dışında hemen hemen bütün canlılar yumurtlama dönemini bilirler. Östrus ya da kızgınlık dönemi olarak adlandırılan bu devrede cinsel istekleri artar ve çiftleşirler. Hatta kedilerin bu özelliği pek çok espiriye de konu olmaktadır. Oysa insanlarda durum farklıdır. Kadında belirgin bir kızgınlık dönemi yoktur ve pek çok kadın yumurtlama dönemini fark edemez. Çeşitli yöntemler ile kadının adet düzeni saptanır ve ovülasyon dönemi tespit edilebilir. Fertil dönem denilen gebe kalma olasılığının yüksek olduğu dönemde bu nedenle gün aşırı ilişki önerilir.

Cinsel ilişki ve fertilite arasındaki bağ ile ilgili son nokta uygun şekilde ilişkide bulunmaktır. İlişki sonrası semenin vajina dışına kaçması son derece normaldir. Pek çok kadın bunu gebelik şansı açısından olumsuz bir faktör olarak yorumlamakla birlikte gerçek bu değildir. Semenin dışarı gelmesi ilişkinin uygun şekilde yapıldığının göstergesidir. Çocuk isteyen çiftlerde genelde önerilen erkeğin üstte olduğu pozisyonlardır.

İlişki sonrası kadının en az 5 dakika sırt üstü yatması ve vajinal duştan kaçınması da diğer öneriler arasındadır. İlişki esnasında kayganlığı sağlamak amacı ile kullanılan yapay maddeler spermler üzerinde ölümcül etki yaratabileceğinden önerilmemektedir. Çok gerek duyuluyor ise petrol bazlı olanlar yerine sıvı parafin tercih edilmelidir.

İnfertiltenin geçmişe göre daha sık görülmesinin nedenlerinden biriside kadınların çalışma hayatı içinde daha fazla yer almalarıdır. Çoğu kadın çocuk sahibi olmak için işinde yükselmeyi beklemekte bu nedenle de yaşı ilerlemektedir. Yine pekçok işveren -ki buna çok büyük holdingler de dahildir- işe alacakları bayan personele belirli bir süre gebe kalmama kısıtlaması getirmektedir. Zaman geçtikçe kadının üreme potansiyeli azalmakta ve dolayısı ile infertilite daha sık karşımıza çıkmaktadır. Aslına bakılırsa bebek sahibi olmak için en uygun zaman diye birşey sözkonusu değildir. Kadının üreme potansiyeli 20-30 yaş arasında zirvededir. 30 yaştan sonra azalan bu potansiyel 35 yaşından sonra keskin ve hızlı bir düşüş gösterir. Bebek sahibi olmak için en uygun zaman oldukça kişisel bir karardır. Ancak çeşitli nedenler ile çocuk sahibi olmayı geciktiren ya da geciktirmeyi düşünen şiftlerin karşısında başka bir problem daha vardır: Sosyal baskılar. Hemen her toplumda özellikle aile büyükleri biran önce torun sahibi olmak için baskı kurma eğilimindedirler. Medyada yer alan ve çiftlerin biran önce bebek sahibi olmasını öneren yazılar da benzer şekilde baskı unsurudur. Tüm bu faktörlerin etkisi ile yeni evli ya da uzun süre etkili yöntemlerle korunmuş çiftler daha infertilite sınıfına girmedikleri halde sırf kadın 30 yaşına geldi diye doktor, doktor dolaşabilmektedirler.

Fethiye Kısırlık Tedavisi Fiyatları 2024

Fethiye kısırlık tedavisi fiyatları, uygulamanın detaylarına ve türüne göre değişiklik gösterebilir.

Doktora Sorun!
Call Now Button